Tarihçi-yazar Sinan Meydan, Cumhuriyet’te yayımlanan yazısında, Nutuk’un yalnızca bir tarih anlatısı değil, Cumhuriyet’in temel belgesi olduğunu vurguluyor.
Atatürk’ün, 15 Ekim 1927’de CHP’nin İkinci Büyük Kongresi’nde okumaya başladığı ve altı gün süren Nutuk’un, bağımsızlık mücadelesini belgeleyerek Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu kaleme alan Meydan “bir yandan Cumhuriyet laikleştiriliyor, diğer yandan bu devrimlere karşı büyük bir irtica bastırılıyordu,” diyor.
Atatürk, Nutuk’u, halifeliğin kaldırıldığı, medreselerin kapatıldığı, medeni kanunun kabul edildiği, laiklik ve modernleşme adımlarının atıldığı bir dönemde kaleme aldı.Meydan, Atatürk’ün tam da bu atmosferde “milletine hesap vermek” amacıyla Nutuk’u yazdığını ifade etti.
Nutuk’un sadece yazılı bir belge değil, öncelikle bir konuşma olduğunun altını çizen Meydan “Atatürk, önce kulaklara seslendiği için bu tarihi konuşmaya Nutuk denmiştir. Okuma yazma oranının yüzde 10 olduğu bir ülkede, sözünün gücüyle millete ulaşmıştır.” diyor.
Atatürk Nutuk’u 36 saat 31 dakikada okudu, bu nedenle yabancı kaynaklarda “Six-Day Speech” olarak geçiyor. Meydan, Atatürk’ün konuşmasını belgelerle destekleyerek hem tarih yazdığını hem de bir hesap verme kültürü oluşturduğunu belirtiyor.
Atatürk kongreyi açarken şunları söyler:
“Efendiler, geçmişe ait olaylar hakkında bazı şeyler söylemek ve yıllardır süren çalışmalarımızın milletimize hesabını vermek görevimdir.”
Atartürk Nutuk’ta yalnızca savaşları değil, kendisine gönderilen paraların nasıl harcandığını, kendisine hediye edilen evleri partiye bağışladığını da anlatır. Bunu hatırlatan Meydan, bunun “siyasi ve ahlaki hesap vermenin” simgesi olduğunu vurguluyor.
Sinan Meydan, Nutuk’un bir hatırat değil, belgeye dayalı tarihsel bir çalışma olduğunu belirterek “Nutuk, Türk milletinin kurtuluş destanıdır. Emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık, saray saltanatına karşı ulusal egemenlik, geri kalmışlığa karşı çağdaş uygarlık mücadelesidir.” diyor.
Yazara göre Nutuk, aynı zamanda Atatürk’ün önce emperyalizmle, sonra yerli işbirlikçilerle, sonra da “kendi fikir ufku daraldığında ona muhalefet eden silah arkadaşlarıyla.” hesaplaşması.
Atatürk’ün “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” sözleriyle açtığı Nutuk’u “Gençliğe Hitabe” ile bitirmesinin sembolik anlamına değinen Meydan bunun bir kapanış değil yeniden başlangıç olduğu görüşünde:
“Atatürk geçmişi anlatırken geleceği Türk gençliğine emanet etmiştir.”
“Ey Türk gençliği…” diye başlayan o hitabeyi “istikbalin anayasası” olarak tanımlayan Meydan, Nutuk’un bugünün Türkiye’si için hâlâ yol gösterici olduğuna dikkat çekiyor.
Meydan yazısını “98 yıl sonra bugün Türkiye, Atatürk’ün Nutuk’ta anlattığı tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaş uygarlık mücadelesine yeniden ihtiyaç duyuyor.” sözleriyle özetliyor.