AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail‘in Gazze’deki El Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonucu 500 kişinin hayatını kaybettiği saldırı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 3 günlük milli yas ilan edileceğini bildirdi.
Çelik’in açıklamalarının satır başları şöyle:
“İsrail kendi topraklarında yaşayanlara yaşam hakkı vermiyor. İnsanlar can korkusu ile göç ederken onları bombalıyor. İnsanlar en azından bu kadarını da yapmaz diye hastaneye sığınıyorlar orayı da bombalıyorlar. Dünyanın en büyük vahşetlerinden biri olarak değerlendirilmeli bu. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 3 gün yas ilan edilecektir. Bu masumlara dayanışmanın, onlarla birlikte olduğumuzun ifadesidir. Bu kayıp aynı zamanda bizim kaybımızdır. İsrail tüm insani değerleri katletmektedir.
Tabii günlerdir Gazze’nin bombalanması karşısında uluslararası kurumların nasıl seyirci kaldığını hep beraber görüyoruz.
Her iki taraftan da masum insanların hayatını hedef alan eylemler birkaç yıl arayla tekrarlanıyor. Bunun çözümü politiktir. Bu işgal sona ermeden çözülemeyecektir.
‘UÇAK GEMİSİ GÖNDERMEK SAVAŞI KÖRÜKLER’
Sayın cumhurbaşkanımız, buradan başka denklemler çıkarmaya çalışanlara karşı bölge barışından yana bir perspektifi ortaya koymuştur. Maalesef ABD’nin ve batı ülkelerinin ilk yaptığı eylem ise bölgeye savaş ve uçak gemisi göndermek oldu
Biden’ın ziyareti ile gözlerin üzerinde olduğu ülke ABD olmuştur. Çatışmaları sürükleyen, kural tanımaz hale gelmiştir. ABD dışişleri bakanının dini açıdan atıf yapması öngörüsüzlüğün ifadesi olmuştur. Ziyarete giden diğer bakanlar da dini aidiyetini dile getirirse nasıl çözüm üreteceğiz? ABD şimdiye kadar çözüm perspektifi çerçevesinde durmamıştır. Batılı ülkeler bu konuya yaklaşırken İsrail’in kendini savunma hakkı var, diyor. Elbette her ülkenin kendini savunma hakkı var ama Gazzelilerin yaşam hakkını yok edemez şeklinde bir uyarıları yok. İsrail’in kendini savunma hakkı çocukları öldürmek midir?
“HAMAS TARAFINDAN ATILDI”
Dün atılan ve hastaneyi vuran füzenin Hamas tarafından atıldığı söylendi. ABD başkanı da burayı İsrail’in değil başkasının vurduğunu söylüyor. İnsanlık dışı cümlelerle bu saldırılara sahiplenilmiş ve daha sonra hesaplarından silinmiştir. İsrail’in kendini savunma hakkı dedikçe bu saldırılar karşısında sessiz kalanlar bu eylemlerin parçası olarak anılacaktır.
Gazze’de küçük bir alanda bu soykırıma karşı karşıya kalması karşısında uluslararası kurumlar sessiz kalmıştır. Olay ilk olduğu andan itibaren İsrail başbakanı çıkıp haritayı değiştireceğiz, dedi. Savunmadan değil, bölgeyi daha büyük ateşe atacak planların hayata geçirilmesinden bahsediliyor. Bunun başka ne manası olabilir. Sayın cumhurbaşkanımız bu sorunun bütün derinliklerini bilen, en önde gelen devlet adamıdır. Politik çözüm için iradesini ortaya koymuştur. Askeri eylemlerle Gazze’ye kara harekatı ile seyirci kalmak değil Filistinli çocukların da rahat uyuyabildiği perspektifin çıkarılmalıdır. 67 sınırlarında bu çözümün sağlanması mümkündür.
“KİMSE BİZE ‘TARAFINIZI SEÇİN’ DİYEMEZ”
Birileri çıkmış, Erdoğan tarafını seçsin diyor. Kimsenin bize taraf seçtirmeye yetkisi yok. Bize taraf seçtirecek yer yüzünde güç yoktur. Türkiye Cumhuriyeti kendi kararlarını kendisi verir. Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye’nin tarafı bellidir. Adil bir barıştan yanayız. İnsanların topluca katledilmesine hastanelerin vurulmasına karşıyız. Tarafınızı seçin diyenler kendi taraflarının ne olduğu konusunda değerlendirmeler yapmalı.
Şu an yapılması gereken diplomasiyi işletmek olmalıdır. Yoksa bunun kazananı olmayacaktır. İsrail’in eylemleri karşısında bunun parçası haline gelecektir. Aşırı eylemlerin daha da cesaretlendirilmesinden başka bir işe yaramayacaktır.
Filistin ile dayanışma için vatandaşlarımızın meydanlarda olması şükranla karşıladığımız husustur. Devletimiz oraya insani yardım götürürken insanlarımız da meydanlarda olmaktadır. Hassasiyet gösteren tüm vatandaşlarımıza, tüm parti teşkilatlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir güven devleti olduğunu unutmamak gerekiyor. Güvenlik güçlerimize vatandaşlarımızın yardımcı olmasını istiyoruz. Ülkemizdeki bütün diplomatik unsurlar ülkemizin teminatı altında misafirdirler. Bu eylemleri yaparken ilgili ülke konsoloslukları bir fiziki saldırı ile hedef alınmamalıdır.
Yahudi vatandaşları hedef alan paylaşımlar da görüyoruz. Bunlar yanlıştır. Gazze’deki bu lanetli eylemler karşısında talebimiz can kaybının önlenmesidir. Arkasından da politik çözümün sağlanması gerekir. Her iki taraftan sivillerin güven içinde yaşayabilmesi için tek yol budur.
Herkes öncelikle Gazze’ye dönük kara harekatına karşı çıkması gerekir. İsrail’in Gazze’yi insansız toprak parçası haline getirmek istemesi kabul edilemez. Vahim sonuçların ortaya çıkmasına yol açacaktır. Modern tarihin en uzun süreli işgali olduğu unutulmamalıdır. Uluslararası toplumun bunun dünyayı etkileyecek mesele olduğunu hesap etmelidir.”